CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, TBMM Genel Kurulunun dünkü birleşiminde yaklaşık 250 milletvekilinin bir arada çalıştığına işaret ederek, "Ne kadar dikkat edersek edelim, bir salonun içerisinde saatlerce toplantılar yaptık." dedi.
Genel Kurulda dün ekonomiye ilişkin "torba" kanuna, koronavirüsle mücadelenin ekonomik ve sosyal ayağını oluşturabilmek için bazı eklemeler yapıldığını anımsatan Özkoç, "Sicil affı, emekli maaşının tabanının 1500 liraya çıkarılması, karşılıksız çekle ilgili düzenleme, kısa çalışma ödeneği, turizm sektörüne kısmi destek bizim de katkı verdiğimiz maddelerden bazılarıydı. Ancak bunların yeterli olmadığını hem Genel Kurul öncesi komisyon toplantılarında hem de grup başkanvekilleriyle yaptığımız toplantılarda defaatle söyledik." ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığı, ekonomik ve sosyal önlemleri içeren 13 maddenin uygulanmasına yönelik 22 ayrı önergeyi dün Meclis'e sunduklarını anlatan Özkoç, "Ne yazık ki toplumun büyük bölümünün koronavirüsle mücadele sürecini en az hasarla atlatmasını sağlayabilecek önerilerimiz Genel Kurulda kabul görmedi." dedi.
Özkoç, aile sigortasıyla ihtiyaç sahibi ailelere aylık 2 bin lira verilmesi, işçilerin işten çıkarılmalarının önlenmesi, doğal gaz, su ve elektriği kesilen tüm vatandaşların hizmetinin açılarak, borçların yapılandırılması, çiftçilerin, Ziraat Bankası ve kooperatiflere olan borçlarının ertelenmesini önerdiklerini ancak kabul edilmediğini söyledi.
CHP Grup Başkanvekili Özkoç, kabul edilmeyen önerilerinin arasında vatandaşların kredi kartları dahil bankalara olan tüm borçlarının yeniden yapılandırılmasının da bulunduğunu ifade etti.
Sağlık çalışanları için özel düzenleme yapılmalı"
Koronavirüsle mücadelenin temel dayanağını oluşturan, canları pahasına mücadele veren sağlık çalışanları için özel düzenlemeler yapılması gerektiğini vurgulayan Özkoç, "Onları korumak, yaşamlarını, ailelerini bir nebze olsun rahatlatmamız gerekiyor. Bu konudaki bütün önerilerimiz tam manasıyla karşılık bulmadı. Halen, verilen sözlere rağmen hekimlerimizin çalışma ortamlarına dahi güvenle gidebilmelerini mümkün görmüyoruz." diye konuştu.
Özkoç, sağlık çalışanlarına salgın süresince birer maaş prim verilmesini önerdiklerini ancak bunun da kabul görmediğini belirtti.
"Süreç böyle yönetilmez"
Koronavirüste temel tehdidin, taşıyıcılar olduğuna işaret eden Özkoç, bu noktada sosyal teması azaltmanın, test ve şeffaf bilgilendirmenin, mücadelede en önemli ayağı oluşturduğunu kaydetti.
Özkoç, Sağlık Bakanlığınca hasta, iyileşen vaka, hayatını kaybeden vaka sayılarının monitörize edilmesi ve kısa zamanlı güncellemelerle kamuoyuna duyurulması gerektiğini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ülkemizdeki vaka analiz haritası derhal hayata geçirilmelidir. Dünya tam zamanlı süreci takip ederken biz, gün sonu Sağlık Bakanı'nın açıklamasını, sosyal medya paylaşımını bekliyoruz. Salgın hastalıkla mücadele süreci böyle yönetilmez. Dünya böyle yapmıyor.
İlk günden bu yana test sayısının çoğaltılmasını ve 81 ilde yapılabilir olmasını söyledik. 15 gün geçti, dün itibarıyla Sağlık Bakanı'nın 83 milyonluk Türkiye için açıkladığı test sayısı 27 bin 969. Bu rakam, Güney Kore'nin tek bir günde yaptığı test sayısıdır. Derhal sayıyı artırmalıyız ve süreci şeffaflaştırmalıyız."
"Gözle görülür bir düşman değil, bir virüs"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özkoç, "sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi" çağrısı yapıldığının hatırlatılması üzerine, "Karşı karşıya kaldığımız; gözle görülür bir düşman değil, bir virüs." dedi.
TBMM Genel Kurulunda dün 250 milletvekilinin bulunduğuna işaret eden Özkoç, "250 kişi içinde tek bir vakanın dahi bulunması, 250 kişiye enfeksiyon bulaşma riski demektir. Az önce beni aradılar, Dünya Finans Merkezi inşaatında 3 bin kişi çalışıyor. 10'a yakın koronavirüs vakasına rastlanmış. İnsanlar tedirgin; bir taraftan ekmek derdindeler, diğer taraftan korku içinde yaşıyorlar." diye konuştu.
İnfaz düzenlemesi
İnfaz düzenlemesine ilişkin soruyu ise Özkoç, "Uyuşturucu, çocuğa taciz, kadına şiddet konularında hassasiyetimiz devam ediyor. İnsanları yalnızca konuştuğu, düşündüğü, mesleğini yaptığı, siyaset yaptığı için cezaevinde tutarsanız bu, kamu vicdanına asla sığmaz. İçerideki insanlarımızın da yaşam haklarının var olduğu, her birinin yaşam haklarına saygı duyduğumuz için onların yaşamlarını koruma altına alacak tedbirler, infaz yasası içine girmeli. Onların cezaevlerinde nasıl daha çok kalacağıyla ilgili yöntemleri araya sıkıştırmadan 83 milyonun hayatını düşünmek zorundayız." diye yanıtladı.
Özkoç, infaz düzenlemesi konusunda AK Parti ile görüşme takvimine ilişkin soruya, "Dün akşam itibarıyla kendi içimizde bütün görüşmeleri yaptık. İktidar partisinden, yaptığımız görüşmelerin neticesini bize bildirmelerini talep ediyoruz. Bize bildirirlerse biz de kendi durumumuzu ona göre ayarlayacağız. Grup Başkanvekili olarak ben odamdayım, bekliyorum. Bu konuda bir adım atılması gerekiyorsa bunu kamuoyuyla da paylaşmaya hazırım." karşılığını verdi.