Davanın reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 07/01/2021 tarih ve E:2017/1232, K:2021/93 sayılı kararının ONANMASINA karar verildi.
Aile hekimlerine verilen sorumluluk hukuka uygundur
Evde sağlık hizmetlerinin; aile sağlığı merkezine ulaşmakta güçlük çeken yardıma muhtaç vatandaşların evine gitmek suretiyle onların da sağlık hizmetlerinden kolayca faydalanmalarının sağlanmasına yönelik bir hizmet olduğu, anılan hizmetlerin, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarınca Aile Hekimliği mevzuatı uyarınca verilen görevlerle sınırlı olmak üzere yerine getirilmesi gerektiği, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesinde, evde takibi zorunlu olan engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere, evde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetleri verilmesinin aile hekiminin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayılmıştır.
Toplum Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürlüğüne bağlı merkezlerin belirlenmesi hukuka uygundur
Dava konusu Yönetmelik bir bütün olarak incelendiğinde, evde sağlık hizmetlerinin, birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini barındırdığı, bu nedenle bu hizmetin sunumu ile ilgili belli bir koordinasyon merkezine ihtiyaç duyulduğu, koordinasyon merkezi olarak da Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde Toplum Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürlüğüne bağlı merkezlerin belirlendiği; bu hizmetlerin birinci basamak sağlık hizmetleri kısmının aile hekimleri ve toplum sağlığı merkezi hekimlerince, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri kısmının ise ilgili hastanelerdeki uzman hekimlerce sunulacağı, yine diğer sağlık personelinin de görev alanına göre bu hizmetler içerisinde yer alacağı; dolayısıyla evde sağlık hizmeti sunumuna ilişkin yükümlülüklerin her bir meslek grubuna kendi mevzuatı çerçevesinde verildiği anlaşılmakla, iptali istenen hükümlerde, hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU
Esas No: 2021/1351
Karar No: 2022/1829
TEMYİZ EDEN (DAVACI) :... Derneği
VEKİLİ: Av. ...
KARŞI TARAF (DAVALI) : ... Bakanlığı
VEKİLLERİ : ...
İSTEMİN KONUSU:
Danıştay İkinci Dairesinin 07/01/2021 tarih ve E:2017/1232, K:2021/93 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem:
27/02/2015 tarih ve 29280 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşları Tarafından Evde Sağlık Hizmetlerinin Sunulmasına Dair Yönetmeliğin, 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "ve AHB'ler" ibaresinin, 12. maddesinin 6. fıkrasının, 16. maddesinin 2. ve 3. fıkralarının, 17. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB'yi" ibaresinin, 4. fıkrasında yer alan "ya da AHB" ibaresinin, 18. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "ya da AHB" ibaresinin, 24. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde yer alan "ya da aile hekimi" ibaresinin iptali istenilmiştir.
Daire kararının özeti:
Danıştay İkinci Dairesinin 07/01/2021 tarih ve E:2017/1232, K:2021/93 sayılı kararıyla;
1- Yönetmeliğin 5. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "ve AHB'ler" ibaresi, 16. maddesinin 2. ve 3. fıkraları, 17. maddesinin 3. fıkrasında yer alan "ya da hastanın kayıtlı olduğu AHB'yi" ibaresi ve 4. fıkrasında yer alan "ya da AHB" ibaresi, 18. maddesinin 1. fıkrasında yer alan "ya da AHB" ibaresi ile 24. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde yer alan "ya da aile hekimi" ibaresi yönünden;
Evde sağlık hizmetlerinin; aile sağlığı merkezine ulaşmakta güçlük çeken yardıma muhtaç vatandaşların evine gitmek suretiyle onların da sağlık hizmetlerinden kolayca faydalanmalarının sağlanmasına yönelik bir hizmet olduğu, anılan hizmetlerin, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarınca Aile Hekimliği mevzuatı uyarınca verilen görevlerle sınırlı olmak üzere yerine getirilmesi gerektiği, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesinde, evde takibi zorunlu olan engelli, yaşlı, yatalak ve benzeri durumdaki kendisine kayıtlı kişilere, evde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi sırasında kişiye koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetleri verilmesinin aile hekiminin görev, yetki ve sorumlulukları arasında sayıldığı,
Öte yandan, dava konusu Yönetmelik bir bütün olarak incelendiğinde, evde sağlık hizmetlerinin, birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerini barındırdığı, bu nedenle bu hizmetin sunumu ile ilgili belli bir koordinasyon merkezine ihtiyaç duyulduğu, koordinasyon merkezi olarak da Halk Sağlığı Müdürlüğü bünyesinde Toplum Sağlığı Hizmetleri Şube Müdürlüğüne bağlı merkezlerin belirlendiği; bu hizmetlerin birinci basamak sağlık hizmetleri kısmının aile hekimleri ve toplum sağlığı merkezi hekimlerince, ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetleri kısmının ise ilgili hastanelerdeki uzman hekimlerce sunulacağı, yine diğer sağlık personelinin de görev alanına göre bu hizmetler içerisinde yer alacağı; dolayısıyla evde sağlık hizmeti sunumuna ilişkin yükümlülüklerin her bir meslek grubuna kendi mevzuatı çerçevesinde verildiği anlaşılmakla, iptali istenen hükümlerde, hukuka aykırılık bulunmadığı;
2- Yönetmeliğin 12. maddesinin 6. fıkrası yönünden;
Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliğinin "Aile Hekimine Yapılacak Ödemeler" başlıklı 16. maddesinin (ç) bendinde, "Sözleşmeyle çalıştırılan aile hekimine, gezici sağlık hizmeti giderleri için, gezici sağlık hizmeti verilen her yüz kişi başına tavan ücretin binde onaltısı oranında ödeme yapılır. Gezici sağlık hizmetinin yürütülmesinde, müdürlüğe ait gezici sağlık araçları aile hekimlerine kullandırılabilir. İklim ve ulaşım şartları gibi nedenlerle gezici sağlık hizmetinin normal araçlarla verilemediği durumlarda, müdürlük aile hekimine kar paletli araç, 4x4 çekerli arazi tipi araç ve vasıtalarla ulaşım imkanı sağlayabilir. Araç tahsisi yapılan durumlarda gidilen yer veya yerlere ait birinci paragrafta yer alan esasa göre yapılacak gezici sağlık hizmeti giderleri aile hekimi yerine müdürlüğün döner sermayesine aktarılır." kuralının yer aldığı; dava konusu Yönetmeliğin "Ulaşım araçlarının tahsisi" başlıklı 12. maddesinin 6. fıkrasında ise "Aile hekimi, kendisine kayıtlı olan evde sağlık hastasına (zor ulaşım koşulları, güvenlik ihtiyacı gibi özel durumlar haricinde) kendi imkanları ile ulaşır." düzenlemesine yer verildiği, söz konusu hükümde kamu yararı, hizmet gerekleri ve hukuka aykırılık olmamakla birlikte, maddenin uygulanmasında yukarıda yer verilen Yönetmelik maddesinin göz önüne alınacağı, gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI:
Davacı tarafından, Aile Hekimliği Kanunu'nun 2. maddesi ile aile hekimi tanımının yapıldığı ve görevlerinin düzenlendiği, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği'nin 4. maddesiyle de aile hekiminin görev, yetki ve sorumluluklarının düzenlendiği, aile hekimliği hizmetleri dışında kalan birinci basamak sağlık hizmetlerinin Toplum Sağlığı Merkezinin görevleri arasında olduğunun yine aynı Kanunla düzenlendiği, söz konusu Yönetmelik hükümleri ile Toplum Sağlığı Merkezinin görev ve sorumluluklarının aile hekimlerine verilmeye çalışıldığı; Aile Hekimliği Kanunu, Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliği ve Aile Hekimliği Ödeme ve Sözleşme Yönetmeliği'ne aykırı olarak aile hekimlerine ek görev ve sorumluluklar yüklenmesinin hukuka aykırı olduğu; Aile hekiminin anılan görev ve yetkileri doğrultusunda kendisine kayıtlı olan kişilerin evde sağlık hizmeti alma ihtiyacı bulunması halinde evde sağlık hizmetlerinin koordinasyonunu sağlayabileceği, evde sağlık hizmetlerinin sunumu sırasında koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak teşhis, tedavi, rehabilitasyon ve danışmanlık hizmetlerini vermekle görevli olduğu, bunun dışında aile hekimlerinin herhangi bir görev ve sorumluluğunun bulunmadığı, dava konusu Yönetmelik hükümleri uyarınca evde sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin aile hekimlerine bizzat görev verildiği, aile hekimlerinin özlük haklarını düzenleyen üst hukuk normları açısından aile hekimlerine ek görevler verilebilmesinin hukuken mümkün olmadığı, Evde Sağlık Hizmetlerinin sunumu görevinin Toplum Sağlığı Merkezlerine ait olduğu ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI:
Davalı idare tarafından, Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Temyiz isteminin reddi ile Daire kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının temyizen incelenerek bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan;
"a) Görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması,
b) Hukuka aykırı karar verilmesi,
c)Usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksikliklerin bulunması",
sebeplerinden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay İkinci Dairesinin temyize konu 07/01/2021 tarih ve E:2017/1232, K:2021/93 sayılı kararının ONANMASINA,
3. Kesin olarak, 23/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.