4,5 milyon TL ceza kesilen doktor “Ben bir hekim olarak hekimlere derdimi anlatamayacaksam hukuktan medet ummak abes. Kendi ülkesinin sağlık ve sosyokültürel koşullarından bihaber bir şekilde, başka bir gelişmiş ülkenin protokolüyle hekimi ateşin ortasına at, sanki bilerek/isteyerek bir hastayı kör ettiği havası ver ama doğrusunun nasıl olacağı hakkında yorum yapma.” sözlerine vurgu yaparak yaşadığı olayı anlattı.
Malpraktis davası sonucunda 4,5 milyon TL ceza kesilen doktor şu sözlere yer verdi:
“Değerli arkadaşlar, meslektaşlarım, hocalarım. 10 yıldır devam eden ROP davam tarafıma tebliğ edilen (faiziyle birlikte) 4,5 milyon TL ceza ile sonuçlandı.
Vicdanen çok rahatım. Aynı olay yine yaşansa o koşullarda yine aynı kararı verirdim. Tıbbi olarak gereken neyse onu yaptım. Tek üzüntüm bu karar sürecinde bizzat meslektaşlarımdan /hocalardan gördüğüm etik dışı davranışlardır. Doktoru böyle davranınca hukuktan adalet çıkmasını beklemek abes. Sırf bu nedenden dolayı bile Allah mahkeme kapılarına düşürmesin. Hukuki mücadelem tabii ki devam edecektir.
Söylemek isteğim; tıbbı bütün olarak değerlendirmeyen, aileye hiçbir sorumluluk yüklemeyen, hekimi her koşulda suçlu sayan bu hukuk anlayışı devam ederse daha çok meslektaşımın canı yanacaktır. Sizlerle paylaşmak istedim.
TRANSPORT KOŞULLARI VE HASTANIN GENEL DURUMU NEDENİYLE GÖNDERİLMEMİŞTİR
Kaç gündür tanıdık, tanımadık birçok arkadaşımdan mesajlar alıyorum. Çok teşekkür ederim. Özetin özetiyle; 2009 yılında çalıştığım hastaneden bir prematüre bebek yaygın subarachnoid kanama nedeniyle, “zorunlu tıbbi nedenlerle" o tarihte ROP muayenesi yapılan merkez olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göz bölümüne gönderilememiştir. Bilerek gönderilmemiştir. Transport koşulları ve hastanın genel durumu nedeniyle gönderilmemiştir. Tekrar söylüyorum. Bilerek gönderilmemiştir. Bugün de aynı şartlarda, aynı vaka olsa uzak bir merkeze tereddütsüz göndermem. Gönderirsem böyle bir hastayı nasıl gönderirsin diye hesabı bana sorulurdu.
İşin hukuki boyutunu bırakalım. Tıbbi yönüne gelelim. Biz bunu bilirkişi hocalarımıza anlatamadık. Anlamak istemediler daha doğrusu. Aralarında yenidoğan profesörleri, göz profesörleri ve doçentleri olan bilirkişi hocalarımıza anlatamadık. Dosya mütalaalarında itirazlarımızın hiçbirisi kaale alınmadı. Üzüldüğüm noktalardan birisi de budur. Tek bir itirazımıza "Arkadaş yanlış söylüyorsun. Doğrusu şudur." bile denmedi. Herkes takılmış bir tarihe. O tarihte neden muayene ettirmedin? Meşhur bir film repliğinde olduğu gibi... "Sor ama niye muayene ettir(e)medim?" Cerrahpaşa Göz Bölümündeki hocamız bu bebek o dönem için daha erken de gelse bir şey değişmeyecekti, tedavisi (o dönem için) yoktu diye yazılı ve sonrasında mahkemede tanık olarak beyan etse de bir türlü bunun da değerlendirilmesi yapılmadı. "Doktor Bey siz hastanızı falanca hastaneden konsültasyon isteseydiniz, gelir hastanın başına, lazer cihazını kurar, hastanızı tedavi ederdi." diyen bir bilirkişi de çıkmadı. Biz de bilirdik hiç olmazsa.
BEN MESLEĞİMDEN UMUDUMU KESTİM, SOĞUDUM
Ben mesleğimden umudumu kestim, soğudum. Giden bu 10 yılımı kim geri getirecek? Ben bir hekim olarak hekimlere derdimi anlatamayacaksam hukuktan medet ummak abes. Kendi ülkesinin sağlık ve sosyokültürel koşullarından bihaber bir şekilde, başka bir gelişmiş ülkenin protokolüyle hekimi ateşin ortasına at, sanki bilerek/isteyerek bir hastayı kör ettiği havası ver ama doğrusunun nasıl olacağı hakkında yorum yapma. Benim dosyamda adı geçen hiçbir hekime, kongrelerde, toplantılarda meseleden bahsettiğimde beni aşağılayan, suçluymuşum gibi davranan hocaların da hiçbirine hakkımı helal etmiyorum. Tek kelimeyle yazıklar olsun. Dilerim benzer durumlarla sınanırlar.
Hayatım boyunca görmediğim/göremeyeceğim parayı tabii ki ödeme imkanım yok. Bu da evlatlarımıza anlatacağımız ödülümüz olsun! Saygılarımla.”